
Buradaki mesâ’îsi esnâsında Şeyhü’l-islâm Feyzullah Efendi’nin takdîrini kazanınca çocuklarına hat mu’allimi olarak tayin edildiği gibi, bir müddet sır kâtibliğini de yapan Durmuşzâde Ahmed Efendi, Edirne Vak‘ası’nda Feyzullah Efendi ve şürekâsının tasfiyesinden sonra mûsılâ-i Süleymaniyye rütbesi ile Galata Sarayı’nın hat mu’allimliğine tayin edilir. Bu eyyâmda Sultan Mustafa Hân-ı Sânî’nin emriyle Gurâbzâde Abdullah Bağdâdî’nin Zübdedü âsâri’l-mevâhib ve’l-envâr adlı Türkçe tefsîrini istinsâha başlayan Durmuşzâde Ahmed Efendi, Şeyhü’l-islâm Ebezâde tarafından Sultan Ahmed Medresesi müderrisliğine nakledilir.
Hâlen Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi’nde bulunan mezkûr eseri H. 1121/M. 1709-1710 yılında itmâm eyledikten sonra Sadrâzam Çorlulu Alî Paşa vâsıtasıyla sultana arzedince İzmir Kadısı olarak ilmiyye kadrosuna geçirilen Durmuşzâde Ahmed Efendi, bilâhare Edirne Kadısı olup nice zaman orada istihdâm edildi. Evâhir-i halinde Mekke Pâyesi’ni elde ettiyse de, daha ilerisini görmeye ömrü yetmedi. 1717 yılının Nisan ayında Edirne’de vefât etti. Vasiyeti üzerine İstanbul’a nakledilen na’aşı Topkapısı hâricine defnedildi.
Siyâhî Ahmed Efendi’nin en ma’rûf şâkirdlerinden olan Durmuşzâde Ahmed Efendi, hocasının üslûbunun önde gelen mümessillerinden biri olarak Osmanlı hat sanatında haklı bir şöhrete ulaşmıştır. Öte yandan, Abdülbâkî Ârif Efendi ile Siyâhî Ahmed Efendi’nin hânesinde meşk arkadaşlığı ile başlayan muhabbetleri ise, her ikisinin de nâmlı birer hattat olmasına hizmet etmiş idi.

Hatt-ı ta’likin bilhassa celî ve gubârî aklâmında zamanının yegânesi hâline gelmiş olan Durmuşzâde Ahmed Efendi’nin seri’ü’l-kalem bir hattat olduğu menkûldür. Yine Siyâhî Ahmed Efendi’nin hânesinden yazı arkadaşı olan Vak‘a-nüvis Râşid Efendi’nin naklettiğine göre İstanbul, Bilâd-ı Selâse ve Edirne’de muhtelif saray, cami, medrese, çeşme ve sebil kitâbesi kaleme almıştır. Eskiden Darbhâne olarak kullanılan Simkeşhâne’deki mekteb ve sebîlin, Çemberlitaş’taki Çorlulu Alî Paşa Manzûmesi’nin, Süleymaniye’deki Kapudân İbrahim Paşa Cami ile sebîlinin, Fâtih’teki Feyzullah Efendi Medresesi ile yanındaki çeşmenin, Üsküdâr Yeni Vâlide ve Tersâne camilerinin ta’likle muharrer kitâbeleri bunlar arasındadır.
Yukarıda beyân edildiği üzere ta’lik gubârîsiyle nice kitap istinsâh etmiş olup Çorum’daki Hasan Paşa Kütüphânesi’nde bulunan H. 1098/M. 1686 tarihli risâle mecmu‘ası ile Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan H. 1110/M. 1689 tarihli Mehmed Serahsî’nin Şerh-i Kitâbü’s-siyerü’l-kabir adlı eseri bu cümledendir.

Âsârı gibi tilâmizi de bir hayli çok olup en meşhurları Şeyhü’l-islâm Veliyyüddîn Efendi ve Kâtibzâde Mehmed Ref‘î Efendi’dir. Diğer tilmizleri arasında oğlu Durmuşzâde Mehmed Nurullah Efendi, Lütfûllah Efendi, İmâm Sâlih Efendi, Mîr Hüseyin Şâkir Efendi, Mehmed Çavuş, Ömer Efendi, Canbâzzâde Alî Efendi, Sivasî Ahmed Efendi, Hüdhüd Alî Dede, Ata’î İmâmı Sâlih Efendi, İsâzâde Abdullah Efendi, Hekimzâde Ömer Efendi, Karaçelebizâde Derviş Mehmed Efendi, Dilsiz Mecîd Ağa, İshâkzâde Alî Mislî Efendi, Şehlâzâde Mehmed Emîn Efendi, Kerîmzâde Mustafa İffetî Efendi, Mehmed Abdülbâkî Efendi, Mehmed Yümnî Efendi, Sûhte Hüseyin Efendi, Hâfız Sâlih Efendi, Abdürrahîm Ziyaüddîn Efendi, Seyyid Mehmed Azîz Efendi, Mehmed Şehdî Efendi, Seyyid Mustafa Âsım Efendi, Derviş Mustafa Efendi ve Lisanî Mustafa Efendi’nin isimlerini zikredebiliriz.
Kaynakça
Târih-i Râşid, I, s. 329; Târih-i Râşid, IV, ss. 338-341; Tuhfe-i Hattâtîn, s. 643; Devhâtü’l-küttâb, s. 79; Sicill-i Osmanî, I, s. 240; III, s. 256; Hat ü Hattâtân, s. 236; Türk Hattatları, s. 123; Meşhur Hattatlar, ss. 287-288; Hat Sanatı Tarihi, s. 163; İstA, I, s. 117; TSAYK, II, s. 381; TÜYATOK. 01/II. 1546.