Diğer bâbda beyân edildiği üzere hatt-ı ta’liki Hulûsî Yazgan’dan meşketmiş olan Halim Özyazıcı, me’muriyet elde etmek isteyen her gencin öğrenmesi gereken rık‘a ve dîvânîyi Gülşen-i Ma’arif Rüşdî Mektebi’ndeki şâkirdliği esnâsında Hâmid Aytaç’tan öğrenmeğe başlamış, mektebden mezun olduktan sonra da, son devrin en ma’rûf küttâbından olan Dîvân-ı Hümâyûn Mühimme Kalemi müdürü Mustafa Ferîd Bey’e devam etmiş, her iki kalemdeki mahâretini arttırdığı gibi celî dîvânînin de inceliklerini öğrenmişti.
Ancak yaşatılmasına hizmet ettiği hututtan olmakla beraber, dîvânî ve celî dîvânîdeki mahâretinden çok da bahsedilmemiştir. Oysa ki bu aklâmda da, gerek inkılâb öncesi ve gerek sonrasında son derece fazla sayıda eser vermiş olduğu gibi, son devrin önde gelen “çep-nüvis”lerinden olan Mustafa Ferîd Bey’in şâkirdliğine lâyık olduğunu ıspât etmiştir.

Şüphesiz bu kaleme yapmış olduğu hizmet bununla da sınırlı kalmamış, belki de kendisiyle birlikte mezara girecek olan bu yazıyı Ali Alparslan’a öğreterek, dîvânî ve celî dîvânînin günümüze intikal etmesini sağlamıştır. Bir aralık hatta küsmüş olmakla beraber sıkı bir geri dönüş yaparak, Türk hat san‘atının en buhrânlı devresinin atlatılmasına büyük katkı yapan Halim Özyazıcı’nın bu hizmeti, her zaman minnet ve tabi’îki rahmetle anılmasına vesîle olacaktır.
Kaynakça
Son Hattatlar, s. 104-106; M. Uğur Derman, Hattat Mustafa Halim Özyazıcı (1898-1964) Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1964; Türk Hattatları, s. 260-261; Osmanlı Hat Sanatı Tarihi, s. 99-100; Meşhur Hattatlar, s. 227-232; DİA, 34, s. 137.