Sultan Ahmed Hân-ı Sâlis devri sadrazâmlarından Mehmed Paşa’nın kethüdâsı olup bilahâre mîr-âhûr-ı şehriyârî nasbedilen Hasan Ağa’nın oğlu olan Süleyman Ârif Efendi, hâcegân rütbesi ile Dîvân-ı Hümâyûn Kitabeti’nde görev almış, divân kâtibliğinin ardından H. 1177/M. 1763 senesinde silâhdar-ı şehriyâri kâtibi, ertesi sene süvârî mukabelecisi ve H. 1182/M. 1768’de de defter emini olmuştur.
Bu mansıbda iken, Rumeli’de sefere çıkan orduy-ı hümâyûna me’mur edilmiş olan Süleyman Ârif Efendi, İsakça veya Babadağ’da bulunduğu sırada H. 1183/M. 1769 tarihinde vefât etmiştir. Müstakîmzâde’nin, vefâtı için “Ârif-i arş-ı berîn” ibâresini tarih düştüğü Süleyman Ârif Efendi’nin, tezkîrecilerin hem-fikir oldukları üzere el-sine-i selâsede zamanının mâhir şâ’irlerinden olduğu ve eş’ârının birer dîvânda toplandığı belirtilmektedir.
Muhtelif kütüphânelerde nüshâlarına tesâdüf edilen dîvânından başka 241 beyitten mürekkeb Hilye, Mi’râciyye, Regâ’ibiyye ve Sâniha adlı manzûm eserleri bulunan Süleyman Ârif Efendi, çağının mümtâz hattat ve müzehhibleri arasına da ismini yazdırmıştır. Aklâm-ı sitteyi evvelâ Hazret-i Hâlid türbedârı Memiş Efendi’den öğrenmiş ve bilahâre kapıağası muhâsiblerinden olan amcası Noktacızâde İsmâ‘il Efendi’den istifâde ile bilhassa sülüs ve nesihte üstâd hâline gelmişti. Ayrıca ta’likte ve Dîvân-ı Hümâyûn Kitâbeti’nde tekemmüle eriştiği dîvânîdeki mahâretinin de emsâlsiz olduğu menkûldür.
Kaynakça
Devhatü’l-küttâb, s. 96; Tuhfe-i Hattâtîn, s. 211; Tezkire-i Fatîn, ss. 257-258; Sicill-i Osmânî, III, s. 266; Osmanlı Mü’ellifleri, II, ss. 317-318; Hat ü Hattâtân, s. 112; Türk Şairleri, I, ss. 77-79; TYDK, ss. 819-820.
İsmail Orman, 3 ağustos 2016