
Rivâyete nazaran bir gün mektebden çıktığında Sultan Abdülmecîd’in arabasıyla oradan geçmekte olduğunu gördüğünde, nasıl davranacağını bilemediğinden kaçıp bir kenara saklanınca sultanın dikkatini çekmiş, vaziyet şâyi olunca da askerlikten ihrâç edilerek eski vazîfesine iade edilmiş olan İzzet Efendi, H. 10 Receb 1280/M. 21 Aralık 1863 tarihinde 600 guruş ma’aşla Mekteb-i Tıbbiyye-i Şâhâne idâdî sınıflarının hüsn-i hat mu‘allimliğine terfi’ edilmiştir. H. 2 Rebi’ü’l-âhir 1282/M. 25 Ağustos 1865 tarihinde umûm idâdî sınıflarının hüsn-i hat mu‘allimliğine nasbolunan İzzet Efendi iki sene hizmetten sonra buradan ayrılarak, H. 22 Receb 1285/M. 9 Kasım 1868’de senevî 2500 frank ma’aşla bi’l-imtihân Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’nin hüsn-i mu‘allimliğine nasbedilmiştir.
Senelerce ifâ ettiği bu vazîfede iken H. 7 Ramazân 1299/M. 23 Temmuz 1882 tarihinde sâlise, H. 26 Şevvâl 1301/M. 19 Ağustos 1284’de sâniye sınıf-ı sânîsi ve H. 7 Cum‘ade’l-âhire 1310/M. 27 Aralık 1892 tarihinde de sâniye sınıf-ı mütemâyizi rütbeleri tevcîh edilen İzzet Efendi, sekte-i kalb sebebiyle teka‘üdünü isteyerek hizmetten çekilmiş ve iki sene kalbinden muzdariben yaşadıktan sonra H. 18 Şevvâl 1320/M. 18 Ocak 1903 tarihinde Cihângir’deki evinde vefât etmiştir. Beşiktaş’ta Yahyâ Efendi Türbesi haziresine defnedilmiş olan İzzet Efendi’nin sülüsle muhârrer mezartaşı kitâbesi şöyledir:
Hüve’l-bâkî
Mekteb-i Sultânî hüsn-i hat mu‘allimi hattat-ı şehîr Mehmed İzzet Efendi’nin rûhuna Fâtihâ. Fî 18 Şevvâl sene 1320
Kısa boylu, şişmanca, beyaz sakallı ve büyükçe yüzlü bir zât olup şakaklarından birinde büyük siyah ben bulunduğu nakledilmektedir. Muhibleri tarafından hoş-sohbet ve latîfe-gû, güzel yemeklere bayılır ekûl bir âdem olarak yâd olunan İzzet Efendi, hutut-ı mütenevvi’ada mâhir hattatlardan olmakla birlikte bilhassa celî sülüste zamanının kudretli hattatlarından biri idi. Ancak hüsn-i hattı kimden öğrenmiş olduğuna dâ’ir bir ma’lûmât elde edilememiştir. Uğur Derman’ın Süheyl Ünver’in tesbitine istinâden Yahya Hilmî Efendi’den 1887 senesinde icâzet aldığını beyân etmesi, yirmi yıla karîb süredir hüsn-i hat dersleri vermekte olan biri için pek de tutarlı bir iddia değildir. Belki de gençliğinde başlamış olduğu meşke, bir nedenle devam edememiş ve bu yüzden icâzetini çok sonra almış idi.
Müze ve koleksiyonları süsleyen elvâh-ı nefîsesinin hâricinde Mihrân’ın çıkardığı Sabah Gazetesi’nin sülüsle muhârrer logosu ile gazetedeki diğer başlıkları da yazmış olan İzzet Efendi’nin, Almanya İmparatoru Kaiser 2. Willhelm’in, İstanbul ziyâretinin hâtırâsı olarak Almanya’da yaptırıp Sultanahmet Meydanı’na diktirdiği büyük çeşmenin kubbe eteğinde bulunan, mozaik tekniği ile işlenmiş manzûmeyi de kaleme aldığı bilinmektedir. Öte yandan altında ketebe bulunmayan bu yazının Beşiktaşlı Nûrî Korman tarafından yazılmış olduğunu, Necmeddîn Okyay’ın sözlerine istinâden Uğur Derman nakletmektedir. Ayrıca ashâbdan Abdurrahmân eş-Şâmî’nin türbesindeki H. 1302/M. 1885 tarihli kitâbe de ona aittir.
İzzet Efendi’nin Tüm Eserlerini Görmek İçin Tıklayın
Son Hattatlar, s. 163-167; Türklerde Yazı Sanatı, s. 70-71; Türk Hattatları, s. 231-232; Hat Sanatı Tarihi, ss. 88, 196-197, 201-202; Meşhur Adamlar, s. 132; DİA, 28, s. 494.
İsmail Orman, 29 mayıs 2016