
Yukarıda bahsedilen hilye-i şerîfenin arkasına mukayyed satırlardan anlaşıldığı üzere, hüsn-i hatta tâ’ife-i nisânın fevkinde bir mahârete vâkıf olduğuna şâhid olan Kaftâncı Mehmed Sâlim Ağa’nın isteği üzerine yazmış olduğu bu hilyenin Sultan Selîm Hân-ı Sâlis’e takdimi üzerine, ibret alınacak derecede güzel yazan bu kudretli hattâtenin ismine “ibret” ilâve olunduğu gibi, 500 kuruş atiyye ve gümrükten kırk akçe yevmiye ihsân edilmişti.
Bilâhare hocası Mahmud Celâleddîn’e de nikâhlanmış olan Esmâ İbret Hanım, Türk hattatları içinde müstesna bir mevki’e sahip olmuştur. Bilhassa nesihte hocası ayarında olup son derece hoş bir şive ile yazdığına, hâlen İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi’nde bulunan H. 1213/1789-1790 tarihli delâ’ilü’l-hayrâtı delîldir.(A. 5566) Hatta bazı yazılarının Mahmud Celâleddîn Efendi tarafından kısmen tashîh edildikten sonra, kendi imzasıyla tâlibine tevdi’ edildiği, kocasını tebcîlen “Müntesibîn-i Hutut-ı İslâmiyye’den Mahmud Tâhir” imzasıyla yazılarak, İkdâm Gazetesi’nin H. 3 Ramazân 1325/R. 10 Teşrîn-i Evvel 1907 tarihli nüshâsında neşredilen makalede rivâyet edilmektedir.
Gerçekten de Esmâ İbret Hanım’ın günümüze intikal etmiş olan yazıları hatt-ı nesihteki iktidârını gözler önüne sermektedir. Yazdığı hilyelerden bir diğeri de Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde mahfûz olup bazı müze ve koleksiyonlarda sülüs ve nesihle muharrer hilye ve kıt‘aları bulunmaktadır. İbnülemin’in ifadesiyle “merdâne yazmış” olan Esmâ İbret Hanım’ın vefâtında, zevcinin de medfûn olduğu Eyüp Nişancası’ndaki Şeyh Murâd-ı Buhârî Dergâhı’na defnedildiği ma’lûm olmakla beraber, tarihi tespit edilememiştir. Hazîrede eşi nâmına dikilmiş bir mezartaşı mevcut ise de, onun mezarı yoktur.
Esma İbret Hanım’ın Tüm Eserlerini Görmek İçin Tıklayın
Kaynakça
Son Hattatlar, ss. 87-88; Türk Hattatları, ss. 200-202; Hat Sanatı Tarihi, ss. 133-136; Hat ü Hattâtân, s. 166; Eyüplü Hattatlar, ss. 50-51.
İsmail Orman, 21 nisan 2016