
Şeyh Süleyman Efendi’nin soyundan Osman Ağa’nın oğlu olarak Şarkî Karahisar’da doğan Abdî Dede, tahsîlini memleketinde tamamladıktan sonra medrese eğitimi almak için İstanbul’a gitmiştir. Bu esnada Kebecizâde Mehmed Vasfî Efendi’den sülüs ve nesih dersleri almış, icâzetini aldıktan sonra Belgrad Muhâfızı Selîm Paşa ve Harput Vâlîsi Hüsrev Paşa’nın kitâbet hizmetinde bulunmuştur. Daha sonra Halep Vâlîsi Mustafa Mazhâr Paşa’nın mâ’iyetini girip dîvân kâtibliğini der-uhde eylemiş ve onun sâyesinde H. 1266/M. 1849-1850’de Meclis-i Vâlâ Mazbata Odası hulefâları arasına girip zamanla Bosna Meclis-i Kebîr Baş-kâtibliği’ne terfi etmiştir.
H. 1269/1852-1853’de azil ve taşraya sürüldükten sonra Anadolu’da muhtelif kaza ve vilâyetlerde kaymakamlık ve mutasarrıflık hizmetlerinde istihdâm olunan Abdî Dede, Bidâyet Mahkemesi Re’isi olarak atandığı memleketinde iken, H. 1302/M. 1884-1885’de vefât etmiş ve orada defnedilmiştir. Târikat-ı Mevleviyye’den ehl-i dîn bir zât olduğu, hüsn-i hatta mâlik ve fenn-i hâkkâkîye vakıf olduğu menkul ise de, Sabancı Müzesi’nde bulunan “Derviş Abdî” ketebeli sülüs levhâsından başka eserine tesâdüf edilmemiştir.
H. 1287/M. 1870-1871’de Terâkki Matba’ası’nda basılan Nev-peydâ adlı risâlesi bulunan Abdî Dede, hicve düşkün şâ’irlerden olup müretteb Dîvân’ı İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi’ndedir. Aşağıdaki beyitler oradan olup terceme-i hâline de işaret etmektedir.
Müjde zâhid keyfin üzre bir kabahât eyledim
Ders ü devr-i aşk ü sevdadan ferâgât eyledim
Hankah ü mescid ü meyhâneden çekdim ayağı
Kâbe-i Ulyây-ı tevhîdi ziyâret eyledim
Oldu ıslâhı adu hakkında sâyim pek abes
Cildi hınzırı cehâletle debâgât eyledim
Geçdi ömrüm arzuy-ı mansıb-ı ikbâl ile
Bundan artık sanma dünyâda gabâvet eyledim
Şimdi geldi gülşen-i ikbâlime tâze bahâr
Bağ ü bostânımda teşkîl-i zira’ât eyledim
Cebhe sayı bar-gâh-ı Şâh-ı tedbir olarak
Kişve-i ‘ayşimde ibrâz-ı liyâkat eyledim
Sad-hezerân fahr ile oldum aba-puş-i vatân
Şekl-i dıhkanide tebdil-i kıyâfet eyledim
İşte bu hâle getirdi devlet-i ten-perverân
Ekl ü şürbü kisvede terk-i zerâfet eyledim
‘Ayş ü işret zevk ü sohbet lafın etmem badezin
Hayf bu âne değin nice sefahât eyledim
Aferin bu sür’at-i idrâk-i mâder-zâdıma
Altmışımdan sonra bu âlî dirâyet eyledim
Olmadım hiç meyve çin-i nahl-i gülzâr-ı ümmid
Şark ü garb-i alemi geçdü seyâhât eyledim
Behr-i celb-i rızkı makzum-ı ayâl-i bî-mecâl
Kasd-ı himmet ile abd-i refâkat eyledim
Kaynakça
Sicill-i Osmânî, III, s. 413; Tuhfe-i Nâ’ilî, sn. 2741; Son Asır Türk Şairleri, I, s. 33-37.
İsmail Orman, 27 mart 2017